Din, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Hakikattir. Rabbimiz insanın fıtratına inanma kabiliyetini koymuştur. Araf 172'de bu konu sembolik bir anlatımla dile getirilir. Bu manada yaratılan her insan potansiyel mümindir. Ancak hadis-i şerifte de belirtildiği gibi mümin doğan çocuk daha sonra ailesinin inancını alır. Zira bu ortamda yetişmiştir.
İnsan eğitime muhtaç bir varlıktır. Akıl tek başına doğruyu, hakikati bulamaz, vahyin rehberliğine muhtaçtır. Allah'ın peygamber ve kitap göndermesinin hikmeti de budur.
Bu manada Allah'ın gönderdiği Peygamberler birer ÖĞRETMENDİR, eğitimcidir. Vahiy ile toplumu iyiye, doğruya, hak yola davet ederler. Kendileri de topluma örnek insan olurlar. Model olurlar. (Ahzab 21, Mümtehine 4) Kur'ani tabirle biz buna Üsve-i hasene diyoruz. Eğitimde model yoluyla öğrenme konusu vardır. En güzel ve en etkili öğrenme metodu budur aslında. Bunun için birer eğitimci olan peygamberler toplumları için model insan/ üsve-i hasenedirler.
Bu noktada çocuklarımızın eğitimi, özellikle din eğitimi gündeme gelir. Eğitimin önemli bir parçası olan din eğitimi ihmal edilmemelidir. Müslüman toplumda din eğitimi asla göz ardı edilemez. Din eğitimi ne zaman başlar, sorusuna verilecek en güzel cevap şudur: Düğünden/ nikahtan önce başlar. Damat veya gelin adayı için maaşı, katı-yatı sorulurken doğacak torunlara iyi bir anne veya baba olacak mı, diye sorulmuyorsa gelecek nesilleri şimdiden kaybettik demektir. Rasûlullah bu gerçeği, Siz dindar olanı seçiniz ki eliniz-eviniz bereket görsün diyerek dile getirmiştir. O yüzden gelin veya damat adayına mesela “namaz kılıyor musunuz, sorusunu da sormak lazım.
Çocuğumuzun eğitimi için yırtınır dururuz. İyi bir okulu, iyi bir öğretmeni olmasını isteriz hep. Ama bilmeliyiz ki bundan daha önemlisi o çocuğa iyi bir anne-baba olmaktır. Zira asıl okul ailedir. Çocuğun ilk okulu-ana okulu ailedir. Çocuk okuldan önce birçok şeyi aileden öğrenir. Besmele çekmeyi, namaz kılmayı ailede öğrenir. Bu noktada bazı aileler çocuklarına dini manada güzel örnek olamıyor ve gerekli din eğitimini vermiyor ve bu açığı da mesela yaz Kur'an Kursları yolu ile gidermeye çalışıyor. Ancak bu yetersiz kalıyor. Zira eğitimin temeli ailedir. Eğitimi sadece okuldan ibaret saymak da büyük bir hatadır. Okula devam eden bir öğrencinin günlük ortalama 6 saati okulda geçiyor. Soru şu: Geri kalan 18 saat bu çocuk nerede, ne yapıyor.
Müslüman bir toplumda bir birey hayata ezanla başlar. Çocuk dünyaya gelince kulağına ezan okunur. Bu basit gibi görünse de manası büyüktür. Sonra güzel bir isim verilir. Dine ve geleneklere uygun bir isim olmalı. Sırf değişik isim olsun diye, sırf modernlik olsun diye anlamsız isimler verilmemeli. Bir kesim de illa Kur’an’dan olacak diye yine uygunsuz isimler veriyor. Bu da yanlış. Kur'an isim ansiklopedisi değil, Kur'an hayat rehberidir.
Çocuk terbiyesinde helal lokma konusu belki de en önce gelir. Müslüman zaten helal-harama dikkat edecektir. Evine helal lokma getirecektir. Çocuklarımızın güzel ahlaklı, terbiyeli birer birey olmasını istiyorsak onları helal lokma ile beslemek durumundayız. Annenin yediğinin içtiğinin, hatta dinlediğinin ve seyrettiğinin karnındaki bebeğe etkileri de bugün bilimsel bir hakikattir.
Çocuk iyi bir gözlemcidir. Onlar anlatılanlardan ziyade gördüklerini uygularlar. Anne babanın davranışlarını model alırlar. Çocuğuna Kitap oku diyen anne-baba kendisi okumuyorsa, Sigara içme diyen bir baba sigara içiyorsa onların bu telkinleri çocuk nazarında hiçbir anlam ifade etmez. Tutarsızlığı ve ciddiyetsizliği ebeveynden öğrenmiş oluyor. Çocuklar okulda da öğretmenini örnek alırlar. Bu sebeple öğretmenlerimiz öğrencilerine rol model olmalıdırlar. Öğrencisinin yanında sigara içen veya alkol alan öğretmenleri görünce haliyle üzülüyoruz.
Ailede din eğitimi önemlidir. Ama geciktirmemek lazım. Bir hatıramı anlatayım. Birkaç sene önceydi. Bir namaz çıkışı cemaatten bir kardeşimiz, Hocam çocuğum namaz kılmıyor ne yapmam lazım diyerek benden yardım istedi. Çocuk kaç yaşında dedim. Otuz dedi. Sonra şöyle dedim: Artık çok geç. Sen Peygamberimizin, “Çocuklarınız yedi yaşına geldiklerinde onları namaza alıştırınız” tavsiyesine uymamışsın. Şimdi zor. Ağaç yaş iken eğilir. Şimdi eğersen kırılır. Şimdi yapacağın iki şey var. Bir: Hayır dua, iki: öğüt...
Öncelikle ebeveynler çocuklarının dindar ve güzel ahlaklı olmasını istiyorlarsa önce kendileri öyle olmak zorunda. Namaz kılınan, Kur'an okunan bir evde yetişen çocuk bu dini atmosferden alacağını alır. Anne-baba namaz kılarken daha 1-2 yaşlarındaki minik yavru da onları taklit ederek namaz kılmaya çalışırlar. İbadet alışkanlığı da eğitimle olur. Daha küçük yaşlardan itibaren namaz kılan bir anne baba görerek yetişen çocuk artık yedi yaşına geldiğinde daha ciddi namaz eğitimine geçirilir. Artık namaz kılmak onun için zor olmaz. Kız çocuklarımız için de tesettür konusu yine bir eğitim süreci gerektirir. 15 yaşına gelmiş kızımıza birden tesettüre gir derseniz bu zordur ve bazen de ters etki yapar. Oruç ibadetinde de küçük yaşlarda tekne orucu dediğimiz yarım gün oruç tutma konusu da eğitim sürecidir. Çocuğu oruca alıştırır. Büyüyünce artık tam tutmada sıkıntı duymaz.
Yazımızı Rabbimizin kulaklarımız küpe olacak iki ikazı ile tamamlayalım: Biliniz ki, mallarınız ve çocuklarınız birer imtihandır... /Enfal 28, Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun... /Tahrim 6
Okunma Sayısı: 438