Fıtrat Meselesi


Fıtrat  yarmak, ikiye ayırmak, yaratmak, icat etmek manalarına gelen fatr kökünden gelir.

İlk yaratılış anlamına gelir. İlk yaratılış, mutlak yokluğun yarılarak içinden varlığın çıkmasıdır ki bu fıtrat kelimesi ile ifade edilir. Aynı kelimeden türeyen fâtır kelimesi de Allah'ın isimlerinden birisidir, yoktan var eden demektir. Kur'an-ı Kerim'in 35. Suresinin adı da Fâtır suresidir. (Bkz. En'am 6/14,  Fâtır 35/1, Zümer 39/46).

Kur'an'da 19 yerde fatr dan türemiş isim ve fiil vardır. Bir yerde de fıtrat  kelimesi bizzat geçer.(Rum 30/30) Bizim burada fıtratla alakalı tüm ayet ve hadisleri zikretme imkânımız yok. Konunun anlaşılması noktasında özet bilgiler vereceğiz.

Fıtrat denilince akla ilk gelen, fıtrat hadisi diye bilinen şu hadistir: Dünyaya gelen her insan fıtrat üzere doğar, sonra anne ve babası onu yahûdi, hıristiyan, mecûsi yapar (Buhari, Cenaiz 79,92, Müslim, Kader, 22-25) Bu hadis insanın doğuştan günahsız, tertemiz yaratıldığını ifade eder. Hıristiyan inancında ise her doğan günah ile doğar, her insan Hz.Adem'in cennette işlediği suçundan bir miktar taşımakta ve bu suç nesilden  nesile  geçmektedir. Ve her doğan çocuk vaftiz olmadıkça suçludur.

Diğer taraftan fıtratla alakalı konuşurken A'raf 172. Ayeti mutlaka zikretmek gerekir. Zira bu ayette  sembolik bir anlatımla fıtrat sözleşmesi nden bahseder. Buna göre Yüce Rabbimiz anne rahmine düşen her insanı kendisini tanımaya-imana meyilli yaratmıştır. Allah yarattığı her insanın tabiatına yaratanını tanıma eğilimini koymuştur. Yani her çocuk hakkı-hakikatı benimsemeye yatkın yaratılır. Çocuk doğduğunda iman nedir, küfür nedir bunu kavrayamaz.(Bkz Nahl 16/78) . Ancak reşid olduklarında iman ya da küfrü seçebilirler. Şayet insanlar daha ilk yaratılışta iman ya da küfür üzere yaratılmış olsalardı hiçbir zaman bu inançlarını değiştiremezlerdi.  Araf 7/172. ayeti yukarıda zikrettiğimiz fıtrat hadisi ile birlikte değerlendirdiğimiz zaman mesele daha iyi anlaşılmaktadır. 

Bir noktayı belirtmeden geçemeyeceğim. Ülkemizde son zamanlarda din ve dini değerler üzerinden bilinçli bir takım tartışmalara şahit oluyoruz. Tartışmalar öyle bir hal aldı ki bir Müslüman neredeyse Kur'an ya da hadisten bir şey anlatamayacak. Her şeye ideolojik ve siyasi bakılınca böyle karmaşa oluyor. Ne okusan birileri alınıyor veya başka alakasız yerlere çekiliyor. Aslında tabi ki alınmalı. Zira alınsın ki kendisine çeki düzen versin. Kur’an’ın muhatabı insandır. İnsanın hayatına çeki düzen vermesi için gönderilmiştir. Elbette içindeki ayetler insanlara dokunacak. Elbette ki Kur'an suya sabuna dokunacak. Elbette ki Kur'an'ın hadimi hocalarımız suya sabuna dokunacak.

Geçenlerde Diyanet İşleri Başkanımız Ali Erbaş Konya'da Uluslararası İhtida Kongresinde yaptığı bir konuşmada yukarıda belirttiğimiz fıtrat hadisini de zikretti. (Hadis: Hz.Peygamberin sözleri) Biz hocaların her zaman anlattığımız hadis. Nedense bu sefer dillerine doladı malum iflah olmaz kafalar. Hadis-i şerifi günah ve suç ilan ettiler, hadisi aktaran Ali Erbaş'ın dini açıdan günah, yasalara göre suç işlediğini söyleyecek kadar haddi aştılar. Tamam siz inanmayabilirsiniz. Ama bu milletin ekserisinin inandığı dine saygılı olmak zorundasınız beyler. Haddinizi bilin. 

Bu noktada saldırıların sebebi konusunda iki ihtimal var. Birincisi: Ya bunlar din konusunda cahiller, ayet-hadis nedir bilmiyorlar. Her insan  fıtrat üzere doğar... hadisini Ali Erbaş'ın sözüymüş gibi lanse etmeleri bunu gösterir. İkincisi: Ya da bu güruh bal gibi biliyor neyin ayet neyin hadis olduğunu ama bilerek çarpıtıyorlar, asıl kinleri dine, islama. Ama bunu da direkt söyleyemiyorlar birileri üzerinden yapıyorlar.

Fıtrat hadisine dönecek olursak. Bu fosil kafalar bu hadisten neden rahatsız olabilirler. Bizce şundan: Her doğan kimsenin saf-günahsız fıtrat üzere doğmasından rahatsızlar. Zira bunlar her doğanın asli günah ile doğduğuna inanıyor olabilirler. Bir de her doğanın fıtrat üzere doğması konusunda belge istemeleri ayrı bir komedi. Zavallıların haline acımak lazım. Güya bunlar aydın.


Okunma Sayısı: 466