"Göbeklitepe'de HZ. İbrahim Silüeti"
Batı biliminin öğretisi olarak, daha ilkokulda fen bilgisi kitaplarında insanın başlangıçta ilkel olduğu, konuşamadığı, birbirleriyle işaretlerle anlaştığı, giysilerinin olmadığı, mağaralarda ve ağaç kovuklarında yaşadığı, uzun bir süreç içinde tedrici tekâmülle bu ilkellikten yavaş yavaş çıktığı anlatılır
Yorum Ekle
Batı bilimi, insanlığın Eski Taş Devri (Paleolitik Çağ), Cilalı Taş Devri (Neolitik Çağ) gibi evrelerden geçtiğini, avcı-toplayıcılıktan yerleşik tarıma geçtiğini bilimsel bulgulara dayanarak ifade eder. Bu dönemde, avcı-toplayıcı insanın bilgisi de aklı da kıttır.
Ancak Göbeklitepe, bilim dünyasının yarı ilkel olarak tanımladığı avcı-toplayıcı insanın yerleşik hayata geçiş aşamasında inşa ettiği bir yapı olarak kabul edilse de, bu durum Batı bilim dünyasının insanlık tarihine dair öngörülerini temelden sarsacak büyük ve gerçek bir tarihî veridir.
Oysa Kur'an-ı Kerim, ilk insan Âdem'in akıllı, gören, duyan, düşünen, konuşan ve öğrenen olarak yaratıldığını anlatır:
Gerçek şu ki biz insanı çamurdan, süzülmüş bir özden yarattık. (Mü'minûn Suresi, 12. Ayet)
Hani Rabbin meleklere demişti ki: Ben çamurdan bir insan yaratacağım (Sâd Suresi, 71. Ayet)
Allah, Âdem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti… (Bakara Suresi, 31. Ayet)
Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere, insan başlangıçtan itibaren akıllı, bilinçli ve medeniyet kurmaya yetkin bir varlık olarak yaratılmıştır. Bu bakımdan, Göbeklitepe gibi karmaşık bir yapının inşa edilmesi şaşırtıcı olmamalıdır.
Göbeklitepe'nin bir tapınak olduğu kesindir. İnsanlar, yaratılıştan kısa bir süre sonra ilkelliği değil, inançta sapmayı yaşamış; tek olan yaratıcılarını unutup, kendi elleriyle uydurdukları putlara tapınmaya başlamışlardır.
Bu yapıları gördüğümde aklıma gelen ilk şey, Hz. İbrahim ve onun putları kırışı oldu. Hz. İbrahim, insanlık tarihinin başlangıcına yakın dönemde yaşamış bir peygamberdir. Kur'an'da, onun Tevrat ve İncil'den çok önce geldiği belirtilir:
Ey Ehl-i Kitap! İbrâhim hakkında niçin tartışırsınız. Oysa Tevrat da İncil de kesinlikle ondan sonra indirildi. Hiç düşünmüyor musunuz. (Âl-i İmrân Suresi, 65. Ayet)
Şanlıurfa'nın Hz. İbrahim ile ilgili anlatılar açısından güçlü bir yere sahip olması, Göbeklitepe'yi onun mücadelesiyle ilişkilendirme fikrini doğurmaktadır. Belki de Göbeklitepe'nin inşa edilmesinden bir süre sonra, inançta sapkınlığa düşen toplumuna Hz. İbrahim peygamber olarak gönderilmişti.
O, öncelikle babasına şöyle demişti:
Hani İbrahim, babası Âzer'e, Sen putları ilâh mı ediniyorsun. Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum dedi. (En'âm Suresi, 74. Ayet)
Ayette geçen esnamen (اَصْنَامًا) kelimesi putlar anlamına gelir ve bir arada bulunan birçok putu çağrıştırır. Göbeklitepe'de dairesel olarak sıralanmış taş dikitler, adeta bu esnamen kelimesini somutlaştırmaktadır.
Başka bir ayette ise Hz. İbrahim kavmine şöyle seslenmiştir:
babasına ve kavmine: Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor demişti. (Enbiyâ Suresi, 52. Ayet)
Bu ayette ise ettemasilu (التَّمَاث۪يلُ) kelimesi kullanılır. Bu kelime, putlar, heykeller, tasvirler, şekiller ve timsaller anlamına gelir. Kelimenin kök anlamı ise birbirine benzemek, eşit olmak, benzeşmektir. Bir diğer anlamı da dikilmek, ayağa kalkmak, birbirine denk durmaktır. Göbeklitepe'deki taş sütunlar tam da bu tanımı karşılar: Birbirine benzer, birbirinin dengi ve karşılıklı dikilmiş devasa heykeller.
Ayetin devamında putlara yönelen toplumdan bahsedilir:
Onlara saygıyla yönelip tapıyorsunuz. (Enbiyâ Suresi, 52. Ayet)
Burada geçen âkifûn (عَاكِفُونَ) kelimesi, belirli ritüellerle putların önünde durup onlara tapınmayı ifade eder ki bu, Göbeklitepe’deki ritüel alanlarını çağrıştırmaktadır.
Hz. İbrahim, tevhid inancını anlatırken, toplumunun elleriyle yaptıkları putlara tapmasının yanlış olduğunu vurgulamış ve onların inançlarını sarsacak bir hamle yapmıştır:
Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın, ey İbrâhim diye sordular. (Enbiyâ Suresi, 62. Ayet)
İbrâhim, Hayır dedi, Bu işi şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun! (Enbiyâ Suresi, 63. Ayet)
Sonra kendi kendilerine dönüp, Asıl haktan ayrılanlar bizleriz! dediler. (Enbiyâ Suresi, 64. Ayet)
Sonra yine başlarını öne eğerek, Bunların konuşamayacağını pekâlâ biliyorsun dediler. (Enbiyâ Suresi, 65. Ayet)
İbrâhim, Öyleyse Allah'ı bırakıp da size ne fayda ne de zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz? Size de Allah'ı bırakıp taptığınız bu şeylere de yazıklar olsun! Aklınızı kullanmaz mısınız dedi. (Enbiyâ Suresi, 66-67. Ayetler)
Bu sözler, belki de Göbeklitepe'nin inşa edildiği toplumun da bir zamanlar yaşadığı sapkınlığı ve Hz. İbrahim'in mücadelesini yansıtmaktadır. Onun cesareti, aklı ve tevhid inancına olan bağlılığı, çağları aşan bir örneklik teşkil etmektedir.
Putperestler, Eğer bir şey yapacaksanız, yakın onu ve böylece tanrılarınıza yardım edin dediler. (Enbiyâ Suresi, 68. Ayet)
Biz de, Ey ateş dedik, İbrâhim'e serin ve zararsız ol!’” (Enbiyâ Suresi, 69. Ayet)
Ona bir tuzak kurmak istediler, fakat biz onları daha çok zarar eden taraf yaptık. (Enbiyâ Suresi, 70. Ayet)
Hz. İbrahim, tek başına kalsa da hakkı haykırmaktan vazgeçmemiş, toplumunu Allah'ın varlığına ve birliğine çağırmıştır. Göbeklitepe'deki anıtsal yapıların karşısında durduğumda, onun bu mücadelesini zihnimde canlandırıyor ve Hz. İbrahim'in mesajının her çağda geçerliliğini koruduğunu bir kez daha idrak ediyorum. Selam olsun Hz. İbrahim'e
Giriş: 30 Mart 2025 | Güncelleme: 30 Mart 2025 | Okunma: 434
Kaynak: Hasan Tülüceoğlu
Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.