"Kanser Depresyona Neden Oluyor"

Kanserin Psikolojik Etkileri Göz Ardı Edilmemeli

182

4 Şubat Dünya Kanser Günü kapsamında kanserin psikolojik etkileri ve sürecin doğru yönetilmesi adına önemli açıklamalar yapan Klinik Psikolog Damla Özcan, depresyonun onkoloji hastalarında en sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklardan biri olduğunu belirtiyor.

Depresyon, toplum içerisinde en yaygın görülen psikiyatrik rahatsızlıklardan biri olmakla beraber, onkoloji hastalarında da en sık görülen psikiyatrik rahatsızlıkların başında geliyor. Moodist Hastanesi'nden Klinik Psikolog Damla Özcan kanser ile depresyon arasındaki bağlantıyı şöyle açıklıyor: Kanser tanısı fiziksel bir hastalık tanısı olarak ele alınsa da hastanın psikososyal yaşantısına, gündelik rutin işlevselliğine olumsuz birçok yansıması oluyor. Dolayısıyla kanser tanısı bireyin yaşantısında iş gücü kaybı ile psikososyal alanlarda meydana gelen olumsuz durumları da içerisinde barındırıyor. Kronik hastalıklar içerisinde yer alan kanser tekrarlayan ve nüksedebilen bir yapıya sahip olduğundan geleceğe yönelik kaygılı, endişeli, umutsuz düşüncelerin oluşmasına sebep olabilir. Bu düşüncelerle kişi baş etmekte zorlandığında depresif bir duygudurum meydana geliyor. Kanser sürecinde bireylerde fiziksel olarak meydana gelen ağrılar, uygulanmakta olan tedavilerin yan etkileri, zaman zaman gündeminde olan hastane yatışları, bedeninde imajına yönelik değişimlerin söz konusu olması kanser ile depresyon arasındaki bağlantıyı oluşturan etmenler arasında yer alıyor.

Hem hasta hem aile bireyleri etkileniyor

Kanser, hem hastayı hem de aile bireylerini fiziksel ve ruhsal olarak etkiliyor. Bu durum kanser tanısı ile karşı karşıya kalan birey için duygusal stresi yönetmek ve kontrol etmek noktasında oldukça zorlayıcı olabiliyor. Tedavi süreci içerisinde olan hastanın birtakım kiÅŸilik özellikleri, baÅŸ etme yöntemleri, kanser sürecine yüklemiÅŸ olduÄŸu anlam ve bu sürece yönelik bakış açısının psikiyatrik rahatsızlıklar açısından oldukça önemli olduÄŸunu belirten Özcan, Hastanın bu süreçte dışsal kaynakları olarak ele alabileceÄŸimiz aile üyeleri ve arkadaÅŸ çevresinin bulunup bulunmaması, mevcut dışsal kaynaklarının destekleyici ve empatik yaklaşımının olup olmaması yine ortaya çıkabilecek bir depresyon süreci için risk faktörüdür. Bir diÄŸer önemli risk faktörleri arasında hastanın sık sık temas içerisinde kaldığı tedavi ekibi ile olan iletiÅŸimidir. Çünkü bu noktada da tedavi ekibinin kendisine yönelik güven verici, destekleyici ve iÅŸ birliÄŸi içerisinde olan bir tutum sergilemesi oldukça önemlidir diyor. 

Depresif belirtiler dikkate alınmalı

Kanser hastası kiÅŸilerde görülen depresif belirtilerin zaman zaman tedavi ekibi ve çevresindeki kiÅŸiler tarafından sürecin çok doÄŸal bir parçasıymış gibi kabul edildiÄŸini belirten Klinik Psikolog Damla Özcan, Klinik anlamda kiÅŸide gözlemsel olarak da fark edilebilen bir depresyon tablosunun yer alması kesinlikle sürecin bir parçasıymış gibi doÄŸal kabul edilmemelidir. KiÅŸi ruhsal saÄŸlığını korumak ve psikolojik saÄŸlamlığını güçlendirmek adına eski rutinine yönelik aktivitelerine mevcut yaÅŸantısı içerisinde yer vermelidir. Çevresi tarafından da psikososyal aktivitelere yönlendirilmeli, bu aktiviteler kapsamında desteklenmelidir. KiÅŸiye tedavi süreci dışında da bir sosyal yaÅŸantısının olduÄŸu hatırlatılarak bu sosyal yaÅŸantı için teÅŸvik edilmelidir. BaÅŸlangıçta kiÅŸiler aktivitelere yönelik ilgi ve keyif alamadıklarını belirtebilirler. Burada ilk amaç ve hedefin keyif ve hazdan ziyade aktivitelere yönelik davranışlarda bulunmak olduÄŸunu unutmamak gerekir. Kanser hastası olan kiÅŸilerin, tedavi sürecinin baÅŸlangıcından itibaren bir psikoterapi desteÄŸi alarak tedavi sürecini yönetmesi, tedavi sürecinin olası iniÅŸli çıkışlı seyri açısından ve kiÅŸinin psikolojik saÄŸlamlığını güçlendirmek açısından oldukça önemlidir. Beraberinde klinik tablo açısından medikal bir tedavinin gerekli görüldüğü noktada ise eÅŸ zamanlı olarak psikiyatrist ve psikolog ile beraber koordineli olarak ilerlenmeli ve hastanın fiziksel saÄŸlığı ruhsal saÄŸlığından bağımsız ele alınmamalıdır diyor. 

Özel Moodist Hastanesi, Şubat 2016'dan bu yana, 10 bin 200 metrekare kapalı alana sahip, 8 katlı modern binasında hizmet veriyor. Moodist, 75 yatak kapasitesi, suit ve konforlu hasta odaları, erişkin ve çocuk poliklinikleri, bağımlılık, kadın ruh sağlığı, acil psikiyatri bölümleri ve tüm psikolojik tanı testleriyle ruh sağlığına yönelik bilim ve teknolojinin gerektirdiği koşulları sağlayan, insan odaklı, tam teşekküllü özel bir psikiyatri hastanesidir. Moodist'in akademik kimliğe sahip profesör, uzman psikiyatr ve psikologlardan oluşan tedavi kadrosunda ayrıca, nöroloji, anestezi, iç hastalıkları uzmanı, diyetisyen ve tecrübeli sağlık personeli de bulunuyor.



Giriş: 02 Şubat 2023 | Güncelleme: 02 Şubat 2023 | Okunma: 182


Kaynak: Eda SaÄŸlam




Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.