Zaman durmaksızın akıyor. Durduramıyoruz zamanı. Zaten durmayacak da.Yaratan öyle koydu kanununu. Akıp giden zaman ömrümüzden götürüyor aslında. Her geçen an azalıyoruz. Nefeslerimiz azalıyor. Mezara bir adım daha yaklaşıyoruz. Ancak gel gör ki insanlık gaflet içinde yüzüyor. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyanın debdebesine kapılmış gidiyor.
Bak yine geldi kutlu misafirimiz, ramazanımız. Geçen sene de gelmişti. Ömür olursa daha çok gelecek. Ama herkese gelmeyecek. Geçen sene bizimle oruç tutan, teravih kılan niceleri artık toprağın altında. Bunun için kıymet bilmek lazım. Nitekim bu ayda Kadir Gecesi var. Yani kıymet gecesi. Kadir gecesi için 27. geceye odaklanmak bu ayın manasını ıskalamaktır, bu ayın kıymetini bilmemektir. Bu ayı değerli kılan hiç şüphesiz Kur'an'dır. Bunun için Kur'an'ın doğum gününün de içinde olduğu bütün bir ayı oruç tutarak kutluyoruz.
Ramazan bir Müslüman için aynı zamanda eğitim kampıdır. Biraylık yoğunlaştırılmış eğitim kampı. Bu sebeple ramazanı hakkıyla yaşamış sayılmak için ramazandan sonraki hayatımızın da ramazanın boyası ile boyanmış olması lazım. Eski tas eski hamam devam edeceksek ramazan bizi teğet geçmiş demektir. Bakara 138'de Allah'ın boyası'ndan bahsedilir. Bu, Allah'ın istediği ahlak ile ahlâklanmayı, O'nun buyrukları doğrultusunda yaşamayı ifade eder. Ramazan boyası da ramazanı hakkıyla yaşamayı, hayatı ramazanlaştırmayı ifade eder.
Buna göre ramazanın boyası ile boyanmış olmak için,
1-Kur'an'la bezenmiş bir ramazan yaşanmış olmalı. Kur'an'ı okuma, anlama ve hayata tatbik etme şeklinde üç boyutlu bir Kur'an programımız olmalı.
2-Hakkıyla oruç tutularak geçirilmiş bir ramazanımız olmalı. Sadece midesel boyutlu değil tüm azaların ortaklaşa iştirak ettiği imsak/tutmak(günahlara karşı kendini tutmak) boyutlu bir oruç. Bir aylık ramazan kampında alınan dersler önümüzdeki on bir aya tatbik edilmelidir. Ondan sonra da zaten tekrar ramazan gelecektir. Böylece bir ömür ramazanlaşmış olur, dolayısıyla dünyamız ramazan olur. Dünyamız ramazan olunca da ahretimiz bayram olacaktır inşallah.
3-Yardımlaşma ve dayanışma olmalı. Ramazan eğitim kampının en önemli derslerinden biri de budur. Bir Müslüman bu aydan yardımlaşma ve dayanışma ruhunu da almalıdır. Bunun için gücü nispetinde komşusunu gözetmeli, çevresindeki fakir fukarayı gözetmeli. Zekat-fitrelerini aksatmamalı.Bunlara ilaveten gerek bedeni gerekse mali olarak yardıma koşmalıdır. Mesela zekat. Zekat dinen zengin sayılan kişinin malından yüzde 2.5 oranında çıkararak fakire vermesidir kısaca. Zirai ürünlerde bu oran 1/10 veya 1/20’dir. Detaylar ilmihal kitaplarındadır. Burada dikkat edilecek husus zekatın göz kararı verilmeyeceğidir.Bunun ince hesabının olduğu bilinmeli. Bu aya mahsus olan “sadaka-i fıtır” mevzuunda da Diyanet'in açıkladığı 70 TL'ye takılıp kalmamak lazım. Bu asgari miktardır. Asıl ölçü şudur: Verilen bir fitre bir kişinin iki öğün(Sahur-iftar) yemeğidir. Ona göre verilmelidir.
Son olarak şunu belirtelim. Bazı kardeşlerimiz bu ay girince haram sayılan birçok kötü alışkanlığından vazgeçiyor. Daha doğrusu ara veriyor. İbadete yöneliyor. Çok güzel davranışlar. Lakin ibadetler mevsimlik olmaz. Kulluk mevsimlik olmaz. Kulluk ölüm gelinceye kadardır.(Hicr 99) Aslında bu kardeşlerimiz ramazan ile çok güzel bir fırsat yakalamış oluyor. İşte bunu ramazandan sonra da devam ettirmelidir. Ramazanda sahip olabildiği iradesine orucun kazandırdığı eğitim ile ramazandan sonra da devam etmelidir.Ramazanda (şeytan işi bir pislik olan/Maide 90)içkiyi bırakan kardeşimiz artık tam bir tevbe ile (Tahrim 66/8) ramazanın boyası ile boyanarak hayatına devam etmelidir. Ramazanda beş vakit namaz moduna geçen kardeşimiz de yine ramazanın boyası ile boyanarak beş vakit namazlı olarak hayatına devam etmelidir
Okunma Sayısı: 673