Seçimler Bayram Olmadı Ama Umutları Yeşertecek mi


Bir önceki yazımızı Bakalım 29 Mayıs İstanbul'un Fethi, Cumhur İttifakı için gerçek bir bayram olacak mı, bunu da hep birlikte göreceğiz diye bitirmiştik. 28 Mayıs Pazar günü yapılan ikinci tur seçimler de sonuçlandı. Recep Tayyip Erdoğan beklendiği gibi ikinci(üçüncü) defa 52 oranında oy alarak seçimleri kazandı. Bu sonucun en baştan tahmin edilmesi hiç de zor değildi. Kamuoyunda sağ muhafazakâr oyların yüzde 70 civarında olduğu tahmin ediliyordu. Bunun için sol tandanslı adayın seçim kazanması mucizelere bağlıydı. 

Seçim yapılacak mı yapılmayacak mı, yapılacaksa ne zaman yapılacak tartışmalarının yapıldığı bir ortamda Recep Tayyip Erdoğan kararını verdi ve seçimi 1950 seçimlerinin yapıldığı tarih olan 14 Mayıs'ta yapmaya karar verdi. Bunu yaparken de yeter söz milletindir demeyi de ihmal etmedi. İşin ironik tarafı da bunu 20 yıldır iktidarda olan birinin söylemesiydi. Her dönem bir şekilde ortaya çıkan olağanüstü durumlar vesilesiyle seçimin beka meselesi olduğu ilan edilerek oyların kendisinde konsolide olmasını sağlayan reis bu dönem de oyları toplamayı bildi. Yer yer sertleşen seçim dönemi konuşmaları aradaki fay hatlarını iyice büyüttü. Öyle ki öğle yemeğini şu lokantada yedim dediğim yakınım orada yemek yenir mi, o firavun olmuş deyiverdi. Böyle demesinin tek nedeni reise oy vermemesiydi.

Oysa bizler ayrı ayrı partilere oy verebilmeli ve komşularımızla siyasi düşüncelerimizden dolayı birbirimize tahammül edebilmeliydik. Ayrı düşünmek vatan hainliği ile eşleştirilince oy verenler de bunu düşmanlık gibi algılamamalıydı. 

Seçimler yapıldı bitti, reis 5 sene daha iktidarda kalmayı garantiledi. Ancak bütün bakanlar milletvekili yapılınca ve sonuçlar da kritik sayıda kalınca reis bütün bakanları değiştirdi. Değiştirdi demek ne derece doğru olur bilinmez, çünkü birçok bakan zaten bakan yardımcısı olarak icra makamındaydı. Şimdi yan odadan daha büyük bir odaya taşındılar. Şunu da yapalım dedikleri her şeyi kendileri yapacak bir yetkiye kavuşmuş oldular. Sürpriz bakan var mı bilmiyorum. Ama MİT Müsteşarı Hakan Fidan, buğulu bir makamdan gelerek Dış İşleri Bakanlığı gibi yabancısı olmadığı bir koltuğa oturuverdi. Güzel bir kültür ve siyaset adamı İbrahim Kalın da onun yerine geçti. Hemşerim Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı M.Fatih Kaçır ise Mustafa Varank'ın yerine bakanlık koltuğuna oturdu. Belçika'dan beri takip ettiğimiz Mahinur Özdemir ise Cezayir Büyükelçiliğinden gelip Aile Bakanımız oldu. Önemli bir değişiklik de Milli Savunma Bakanlığında oldu. Yaşar Güler selefi Hulusi Akar gibi Genelkurmay Başkanı iken bakanlık koltuğuna oturuverdi.

Bu arada Ak Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş meclis başkanlığına oturdu. Eski bakanlar komisyon başkanı olurken,  grup başkanı ve başkan vekilliklerine ise beklenen kişiler seçildi. Bütün olumsuz eleştirilere rağmen Özlem Zengin yine grup başkanvekili oluverdi. Fatih Erbakan “bütün şartlarımız kabul edildi” diye söylemişti. O şartlar ile Özlem Hanımın görevi hiç uyuşmasa da bekleyip göreceğiz, el mi yaman bey mi

Bu arada arkadaşlarım Çankırı Milletvekili M. Emin Akbaşoğlu grup başkanvekili olarak yerini korurken İstanbul Milletvekili Hasan Turan yeniden meclis idare amiri oldu. Hemşerim M. Fatih Kaçır da Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak Giresun için bir umut oldu. 

Pandemiden sonra 6 Şubat'ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin gölgesinde yapılan seçimler kimseye bayram neşesi vermese de halk yeni sürprizlere açık olmadığını verdiği oylarla gösterdi. Şimdi yapılacak çok iş var, döviz ve altın fiyatlarında son üç yılda meydana gelen müthiş artış, Kur Korumalı Mevduat ile oluşan büyük yük, deprem hasarlarının karşılanması gibi ateşten gömlek giyen yönetim erki bakalım bu işleri nasıl başaracak? Biz yine de yeni dönemin hayırlar getirmesini temenni edelim. 


Okunma Sayısı: 347