"Zorla El Koymak istiyorlar"

Yunanistan'ın Türkiyesiz Akdeniz ve Adalar Denizi (Ege) Projesi'nin temel dayanağı kendilerinin kafalarına göre hazırladığı Sevilla Haritası.

192

Hiçbir bilimsel temele ve 1958, 1960, 1982 yıllarında gerçekleÅŸtirilen Deniz Hukuku Konferansları kararlarına uymayan, tamamen yalan dolana, rüşvete, çıkarlar üstüne kurulu olarak hazırlatılan bu harita, Ä°spanya'nın Sevilla kentindeki Sevilla Ãœniversitesinde görev yapan ve  Denizcilik coÄŸrafyası alanında uzman Prof. Juan Luis Suarez de Vivero ile Juan Carlos Rodríguez Mateos tarafından hazırlanmıştı. 

Harita, adaların Kıta Sahanlığı olduÄŸu varsayımına dayanmaktaydı. Hedef de Yunanistan'ın arkasına ABD ve AB'yi alarak Türkiye'nin Adalar Denizi'ne ve DoÄŸu Akdeniz'e çıkışına engel olmak, -Megali Ä°dea doÄŸrultusunda- Batı dünyasının baskısı ile haritayı Türkiye'ye zorla kabul ettirmek ve Büyük Yunanistan Krallığını kurma hedefi doÄŸrultusunda kalıcı bir adım daha atmaktı. 

Yunanistan böyle bir adım atar da Kıbrıslı Rumlar ve silah zoru ile gasp ettikleri sözde devletleri de atmaz mı. Onlar da adaların ana karanın doÄŸal bir uzantısı olduÄŸu ve haliyle kıta sahanlığına sahip olduÄŸu iddiası ile Sevilla Haritası ile bütünleÅŸen bir Münhasır Ekonomik Bölge haritası yayınladılar. Bu iddiaya dayandırılarak çizilen haritaya göre, DoÄŸu Akdeniz'de Yunan kıta sahanlığı, Meis Adası'ndan Mısır'a doÄŸru DoÄŸu Akdeniz'in ortasına kadar inmekte ve Kıbrıs Adası'nın bütününün deniz alanları ile birleÅŸerek Türkiye'nin DoÄŸu Akdeniz'deki yetki alanı tamamen gasp edilmekte, DoÄŸu Akdeniz ve Adalar Denizi ile olan bağı koparılmakta.   

Adalar Denizinde ve DoÄŸu Akdeniz'de en uzun kıta sahiline sahip olan Türkiye'nin uluslararası kuruluÅŸlardaki haklı itirazları ve ordusunu oluÅŸturan Deniz, Hava ve Kara kuvvetlerinin çok güçlü olması nedeni ile bölgede sıcak bir çatışma istemeyen ABD ve AB en sonunda bu haritanın Yok hükmünde olduÄŸunu açıkladı ve Yunanistan'ın Adalar Denizini ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile birlikte, müştereken DoÄŸu Akdeniz'i gasp etme giriÅŸimi son buldu.   

Son bulmasına son buldu ama Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hala daha, herhangi bir sıcak çatışmada arkasında ABD'nin ve AB'nin duracağını varsayarak horozlanmaktan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Deniz Yetki Alanlarını yok saymaktan, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin haklarını fütursuzca çiÄŸnemeye devam etmekten çekinmemekte. Ki geçen Pazartesi Kuzey Yarısı, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve  KKTC'nin Deniz Yetki Alanı içine giren 12. Parselde, Güney Kıbrıs Rum Yönetimin yetkilendirdiÄŸi Shell ve NewMed Energy Konsorsiyumu adına faaliyet yürüten Chevron ÅŸirketi sondaj faaliyeti baÅŸlattı. Chevron ÅŸirketine ait Stena Forth isimli sondaj gemisi 12. parselde doÄŸal gaz miktarının ve kalitesinin teyidi için baÅŸlattığı sabitleme çalışmalarını tamamlayarak sondaj çalışmalarına geçecek. Sondaj gemisinin pozisyonu ÅŸimdilik 12. parselin güney yarısında, yani Türkiye Cumhuriyeti'nin ve  KKTC'nin Deniz Yetki Alanları içinde deÄŸil. 

Rumların bu cesareti göstermesinin birkaç nedeni var. 

14 Mayıs tarihinde yapılacak CumhurbaÅŸkanlığı ve TBMM seçimleri sonucunun belirsiz olması ve bunun fırsat olarak görülmesi. 

GeçmiÅŸteki sondaj faaliyetleri Türk Donanması tarafından engellenirken, son birkaç gemiye  herhangi bir engelleme yapılmaması. 

12. parselin güney bitişiğinde İsrail'in doğal gaz çıkardığı zengin Leviathan yatağı nedeni ile Rum yönetiminin İsrail ile yaşadığı sorunları, İsrail'e kardan pay vermek taahhüdünde bulunarak çözmüş olması.

Bundan sonrası da Rumların arkalarında ABD, AB ve Ä°srail'in olduÄŸuna inanarak, eskiden yapmaya çalıştıkları gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin ve  KKTC'nin Deniz Yetki Alanlarını gasp etmek olacak… 

Tabi bekledikleri tepkiyi görmezlerse… 



Giriş: 11 Mayıs 2023 | Güncelleme: 11 Mayıs 2023 | Okunma: 192


Kaynak: Prof. Dr. Ata Atun




Bu karekodu kullanarak haberi telefonunuzda görebilir ve paylaşabilirsiniz.